“. . . psikiyatrinin iki yüzyıllık tarihçesinde, akıl hastalığına biyolojik bir açıklama getirme yönündeki çabaların çoğu boşa gitmişti. Griesinger bu konuda bizzat başarısız olmuş, Kraepelin semptomlardan ve hastalıkların gidişatlarından medet ummuş, Freud bunun beyhudeliğini anlayıp psikanalizi kurmuş, Egas Moniz’in lobotomiyi meşru kılan işlevsel saplantılar kuramı çökmüş, John Cade’in mani toksini kuramı çökmüş, kromatografi psikiyatristlerinin leylak rengi ve pembe noktacıkları doğru çıkmamıştı.” Psikiyatri, “delilerin” zincirlenip hücrelere kapatıldığı günlerden bu yana çok yol kat etti. Ama Dr. Jeffrey A. Lieberman’ın bu sıra dışı ve aydınlatıcı kitapta açığa çıkardığı gibi, tıbbın “yüz karası” psikiyatrinin kendini temize çıkarma yolculuğu hiç de kolay olmadı. Lieberman, sözde ve mistik bir bilim olarak doğuşundan, “deli doktorları” damgasıyla yeniyetmelik çağına ve hayat kurtaran gerçek bir bilim olarak yetişkinliğine dek psikiyatrinin izini sürüyor. Bu uzun yolculuğa gerçekdışı teoriler, akıl almaz sahtekârlıklar, “koma terapileri” ve buz kıracağıyla yapılan lobotomiler gibi tuhaf ve cesur tedavi yöntemleri eşlik ediyor. Akıl hastalıklarının sebebini bağırsaklarda arayan doktorlar, psikiyatrinin kendisine karşı kutuplaşan psikiyatristler ve pek çok ilginç vaka psikiyatrinin bilinmeyen öyküsünde okuru bekliyor. “Deli” Doktorları, Sigmund Freud’dan C. G. Jung’a ve Alfred Adler’den Eric Kandel’e adeta bir dâhiler geçidi. “Bu rahat okunan ve kolaylıkla kavranabilen kitap, psikiyatri tarihini tüm okurlar için modern bir hikâyeye çeviriyor.”