Ünlü bir deyiş vardır:
“Beyin kusursuz bir hizmetkâr ama berbat bir efendidir.”
John Paul Minda, zihnimizin nasıl çalıştığını aydınlatarak bize ne denli kusurlu varlıklar olduğumuzu ortaya koyuyor.
Satın aldığınız bir kulaklık veyahut saç düzleştirici dahi yanında kullanım kılavuzuyla gelirken, tüm dünyayı algılayıp yolumuzu çizmemize imkan sağlayan beynimizin nasıl çalıştığına pek az kafa yormamız tuhaf değil mi?
Minda’nın ‘İnsan Nasıl Düşünür?’ ile yaptığı şey bu aslında.
Herkes için kolay ve anlaşılır bir zihin kullanma kılavuzu sunmak.
Elbette bu kılavuz, okuyucusuna üstün bir kullanım kabiliyeti vadetmiyor.
Yaptığı şey, kafamızın içindeki protein ve yağdan oluşan o kıvrımlı şeyin nasıl çalıştığına dair genel bir perspektif sunmak.
Pazarda meyve seçerken ya da aldığınız evlilik teklifini değerlendirirken kafamızın içinde neler kopuyor sahiden?
Dahası, doğru olduğuna inandığımız bir seçeneğe nasıl ulaşıyoruz?
Bir karar alırken, yolumuzu çizerken, dünyada olan biteni anlamlandırmaya çalışırken hangi devreler açılıyor, hangi faktörler ağırlığını koyuyor?
Farkında olmadan hangi engellere takılıyor, hangi gölgelerden kaçıyoruz?
‘İnsan Nasıl Düşünür?’, beyin ve zihin üzerine yirmi yılı aşkın bir çalışmanın ürünü.
Güçlü bir nörobilim ve bilişsel/davranışsal psikoloji metni.
Ancak eser, ne denli kusurlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlatmasıyla eşsiz bir deneyime dönüşüyor biraz da.
Kendimize ve dünyaya dair kavrayışımızın sınırlarında yürümek, kontrolün bizde olduğunu düşünürken aslında ne kadar aciz olduğumuzu fark etmek.
Künye: John Paul Minda – İnsan Nasıl Düşünür?: Karar Verme, Hatırlama ve Dünyayı Anlamlandırma Süreçlerimizi Kavramak, çeviren: Fırat Çakkalkurt, Okuyan Us Yayınları, bilim, 436 sayfa, 2021