Saldırganlık, genlerimizde biyolojik olarak var olduğu sürece kendiliğinden bir tepki değil; insanın dirimsel çıkarlarına, bir başka deyişle gelişmesine, kendinin ve türünün varlığına yönelik tehditlere karşı bir savunmadır. Bu savunucu saldırganlık, belli ilkel koşullar altında insanların birbirini pek tehdit etmediği zamanlarda göreceli olarak azdı. İnsan, o zamandan bu yana olağanüstü bir gelişme göstermiştir. İnsanın bu süreci tamamlayacağını ve hiç kimsenin tehdit edilmediği anne-babaların çocukları, üstlerin anne-babaları, bir toplumsal sınıfın başka bir toplumsal sınıfı, bir ulusun başka bir ulusu tehdit etmediğ bir toplum kuracağını düşünmek akla yatkın bir varsayımdır. Bu amacı gerçekleştirmek ekonomik, siyasal, kültürel ve ruhsal nedenlerden dolayı çok güçtür. Dünya uluslarının putlara üstelik ayrı ayrı putlara tapmaları ve bu nedenle, birbirlerinin dillerini anlasalar bile birbirlerine anlayış göstermemeleri de ek bir güçlük yaratmaktadır. Bu güçlükleri göz ardı etmek ahmaklık olur ama tüm verileri kapsayan görgül incelemenin ortaya koyduğuna göre siyasal ve ruhsal engeller ortadan kaldırılırsa yakın sayılabilecek bir gelecekte böyle bir dünyanın kurulması gerçekten olanaklıdır.