Alejandro Jodorowsky, 1950’lerin başında Tarot ile tanışır ve Tarot, onu bu alanla ilgili hiç beklemediği ve planlamadığı, derin bir yolculuğa sürükler. Elinizde tuttuğunuz, bugüne kadar Tarot’a dair yapılmış en kapsamlı araştırma ve açılım kitabı olan Tarot’un Bilgeliği: Sembol ve Arketiplerle Yaşamı Keşfetmek, Tarot’un basit bir kehanet aracından çok daha fazlası olduğunu ortaya koyuyor. Alejandro Jodorowsky ile Marianne Costa, tabir caizse “ömürlerini adadıkları” Tarot araştırmalarını Tarot’un Bilgeliği: Sembol ve Arketiplerle Yaşamı Keşfetmek kitabında, meraklıları için tüm detaylarıyla aktarıyor. Bu kitap, 78 kartın hiyerarşisinin ardındaki gizli çağrışımlarını, daha önce peşine hiç düşülmeyen semboller ve simgelerin anlamını araştırıyor. “‘Geleceği görmek’ yanılsamasından kurtulursak Tarot psikolojik bir araca dönüşür, ki bu kendini bulmanın aracıdır.” Tıpkı insanların Fransızca, İspanyolca, İngilizce, Japonca ve bunun gibi dilleri konuşması gibi Tarot’u da konuşabiliriz. Ve nasıl her insan çalıştığında yeni bir dil öğrenebilirse Tarot’un mesajlarını da bir büyücü, falcı veya parapsikolojik güçlere sahip olmadan okuyup tercüme etmeyi de öğrenebilir. Tarot, herkesin kavrayışına açık bir dildir.